4 Aralık 2011 Pazar

Türkçe Anlatım Biçimleri Ders Notları - Videolu Konu Anlatımı

Diger tüm türkçe konuları için buraya tıkla
Devamını oku

Türkçe Cümlede Anlam Ders Notları - Videolu Konu Anlatımı

Alt tarafda ders notları bulunmaktadır
Soru Çözümleri 1

Soru Çözümleri 2

CÜMLE ANLAMI
Cümle, yargı bildiren sözcük ya da söz öbeğidir. Bir sözün yargı bildirmesi, şahıs ve kip bildirecek biçimde çekimlenmesine bağlıdır. Bu özelliği gösteren tek bir sözcük cümle olabileceği gibi birbirini tamamlayan birçok sözcük de cümle özelliği gösterebilir. Yani “geliyorum”, “hastayım” sözleri de cümledir; “Dün seni okulun bahçesinde arkadaşlarınla gezerken görmüştüm.” de cümledir. Daha uzun cümleler de kurulabilir.
Bizim burada üzerinde duracağımız konu cümlenin yapısal özellikleri değil anlamlarıdır. Sınavlarda çıkan cümle anlamıyla ilgili soruları iki grupta değerlendirebiliriz. Birincisi cümlelerin anlamca eşleştirilmesi şeklindedir. Bir bilgi gerektirmeyen bu tür soruların çözümünde cümlelerin ifade ettiği anlamların iyi kavranması gerekir. Kimi zaman ise bu şekilde eşleştirme sorulmaz da cümlede anlatılmak istenenin ne olduğu, sözü edilen düşünceyle, hangi cümlenin aynı doğrultuda olduğu ya da sözü edilen düşünceyle hangi cümlenin çeliştiği sorulabilir
Bazı cümle anlamı soruları da cümle tamamlama biçiminde olabilir.
İkinci grup cümle anlamı soruları ise kavramlar ve duygularla ilgilidir. “Tanım, üslup, değerlendirme, öznellik, nesnellik, karşıtlık, eşitlik, karşılaştırma, önyargı, neden-sonuç, koşula bağlılık, beğenme…” sorulan kavram ve duygulardan bazılarıdır. Bunlardan önemli gördüklerimizi açıklayarak konuyu pekiştirelim.
TANIMLAMA
Bir şeyin ne olduğunu anlatan cümleler tanım cümleleridir. Bu tür cümleler “Bu nedir?” sorusuna cevap verir. Örneğin, “Sözcük, dilin anlamlı en küçük parçasıdır.” cümlesinde tanım yapılmıştır. Çünkü, “Sözcük nedir?” sorusuna cevap verir.
ÜSLUP
Sanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şekli üslupla ilgilidir. Cümlelerin uzunluğu, kısalığı, sözcük seçimi, sanatlı ya da yalın oluş, sanatçının üslubunu ortaya koyar. Örneğin, “Sanatçı eserinde gerçekleri dile getirir.” cümlesi üslupla ilgili değildir. Çünkü anlatımdan söz edilmemiş. Ancak “Sanatçı, eserinde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiş.” sözü üslupla ilgilidir.
KARŞILAŞTIRMA
Bir düşünceyi ya da kavramı daha anlaşılır hale getirmek için onu başka bir düşünce ya da kavramla herhangi bir yönden değerlendirmeye denir. Karşılaştırma, ortak ya da farklı yönlerden yapılabilir. Örneğin “Ahmet’in boyu Ali kadar uzundur.” cümlesinde Ahmet ve Ali boyları yönünden karşılaştırılmışlardır. “Ali, Ahmet’ten çalışkandır.” cümlesi de bir karşılaştırmadır. Karşılaştırma çalışkanlık yönünden yapılmış. “Ahmet gezmeyi çok sever, Ali ise ders çalışmayı tercih eder.” cümlesinde de karşılaştırma vardır. Ali ve Ahmet sevdikleri durumlar yönünden karşılaştırılmışlardır.
ÖZNELLİK VE NESNELLİKKarşılaştırmayla benzetmeyi karıştırmamalıyız. Karşılaştırmada üstünlük, aşağılık ya da aynı seviyede olmak gibi bir derecelendirme vardır. Benzetmede bu görülmez. “O aslan gibi bir delikanlıdır.” cümlesinde benzetme vardır. Ancak “O aslan kadar güçlüdür.” cümlesinde karşılaştırma vardır; çünkü birincisinde benzerlik, ikincisinde derecelendirme söz konusudur.
Kimi yargıların kişiden kişiye değişen göreli bir yanı vardır. Bu yargıların doğru ya da yanlış olduğu kanıtlanamaz. Söyleyenin yorumunu içeren bu tür yargılara öznel yargılar denir. Örneğin “En beğenilen edebiyat türü romandır.” cümlesinde beğeni ifadesi, söyleyenin yorumuna bağlıdır ve bu yorum kişiden kişiye değişir.
Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, kanıtlanabilir bir bilgi özelliği taşıyan ve söyleyenin yorumunu içermeyen yargılar ise nesneldir. Örneğin, “En çok satan romanlar aşk romanlarıdır.” cümlesi nesneldir. Çünkü satış rakamları incelenerek kanıtlanabilecek bir bilgi cümlesidir.
DEĞERLENDİRME
Bir sanat eserinin, sanatçının ya da herhangi bir durumun iyi ya da kötü yönlerini ortaya koymaya veya özelliklerini belirlemeye değerlendirme denir. Değerlendirmeler öznel ya da nesnel nitelik gösterebilir. Örneğin “Sanatçı şiirinde yabancı sözcüklere hiç yer vermemiş.” cümlesi nesnel bir değerlendirmedir. Ancak “Şiirde her insanı derinden etkileyen hayal alemlerine yer verilmiş.” cümlesi öznel bir değerlendirmedir.
Değerlendirme belli bir eser, kişi ya da durum üzerine yapılır ve genel kanı niteliği taşımaz.
KOŞULA BAĞLILIK
Bir eylemin ya da durumun gerçekleşebilmesi için önceden olması gereken başka bir durumun varlığı, koşula bağlılıktır. Örneğin “Sizinle gelirim, ama önce bu işi bitirmeme yardım ederseniz.” cümlesinde “gelme” eyleminin olması “yardım etme” eyleminin gerçekleşmesine bağlıdır. Koşul olarak ileri sürülen durum gerçekleşmezse sonuç olacak durum da gerçekleşmez. Cümledeki koşulu bulabilmek için yükleme “hangi şartla, hangi taktirde” gibi sorular sorulabilir.
NEDEN – SONUÇ
Bir eylemin hangi gerekçeyle ya da hangi nedenden dolayı yapıldığını bildiren cümlelerde neden-sonuç ilgisi vardır. Bunu bulmak için yükleme “niçin” sorusu sorulabilir. Bu tür sorularda neden-sonuç sorulabileceği gibi hangi gerekçeyle yapıldığı da sorulabilir.
Devamını oku

3 Aralık 2011 Cumartesi

Sözcükte Anlam (Kelimede Anlam) Ders Notları - Videolu Konu Anlatımı

Bu dersimizde bir dildeki anlamlı olan en küçük birim olan sözcüğü ve sözcüğün anlamını ele aldık. Anlam bilgisinde birimler küçükten büyüğe doğru sıralanmaktadır. Sözcük, Sözcük Grubu, Cümle, Paragraf ve Metin. Bu dersimizden sonra cümlenin anlamıdersimizi izlemenizde büyük yarar vardır.

Diger Türkçe Konu Anlatımlarına Buradan Ulaşa Bilirsiniz 

Bu dersimizde bir dildeki anlamlı olan en küçük birim olan sözcüğü ve sözcüğün anlamını ele aldık. Anlam bilgisinde birimler küçükten büyüğe doğru sıralanmaktadır. Sözcük, Sözcük Grubu, Cümle, Paragraf ve Metin. Bu dersimizden sonra cümlenin anlamıdersimizi izlemenizde büyük yarar vardır.

Diger Türkçe Konu Anlatımlarına Buradan Ulaşa Bilirsiniz 

KELİME ANLAMI
GENEL BİLGİLER
Sözcük, çoğu zaman, dilin kendi başına anlamı olan en küçük parçası, diye tanımlanır. Ağaç, hayal, dost gibi sözcükler buna örnektir. Bazı sözcükler ise tek başına anlam taşımayıp diğer sözcüklerle bir araya geldiğinde belli bir anlam ifade eder: için, gibi, göre vs.
ÖSS’de sözcük anlamına dayalı sorular değişik soru biçimleriyle karşımıza çıkar. Kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili sözcük mecaz anlamıyla kullanılmıştır?” gibi bilgiye dayalı olduğu halde, kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde “gün” sözü ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?” gibi sözcüğün cümle içindeki yorumuyla ilgilidir. Hatta yoruma dayalı sorular sözcük anlamıyla ilgili soruların çoğunu oluşturur.
GERÇEK, MECAZ VE YAN (YAKIŞTIRMA) ANLAM
Gerçek anlam, bir sözcüğün temel anlamıdır; buna sözcüğün ilk akla gelen anlamı ya da sözlükteki ilk anlamı da denir. Bir sözcüğün diğer anlamları gerçek anlamından yola çıkılarak oluşturulmuştur. Örneğin “Burun” dendiğinde aklımıza ilk gelen, insanın bir organıdır. Öyleyse; “Burnundaki benler onu öyle tatlı gösteriyordu ki…” cümlesindeki “burun” sözü insanın bir organı anlamında olduğundan gerçek anlamında kullanılmıştır. Ancak aynı söz; “Bugünlerde burnu büyüdü kimseleri gözü görmüyor.” cümlesinde insanın bir organı anlamını vermekten çok uzaktır. Temelde bu, gerçek anlamdan doğmuş ancak tamamen farklı bir özellik kazanmıştır.
İşte sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı bu anlama mecaz anlam diyoruz.
Bir de sözün, çoğu kaynağın mecaz anlama dahil ettiği ancak mecaz anlamdan biraz farklı olması yönüyle yan anlam ya da yakıştırma diye de anılan bir anlamı vardır. Yukarıda verdiğimiz “burun” sözünü “Ayakkabımı biraz küçük almışım; burnu ayağımı sıkıyor.” cümlesinde ele alalım. Buradaki “burun” sözü gerçek anlamda değildir; çünkü “insanın bir organı” ifadesini taşımıyor. Tam olarak mecaz anlama da girmez; çünkü temelde gerçek anlamla yakın bir ilgisi vardır. Ayakkabının o kısmına burun denmesinin nedeni insanın burnuna konum itibariyle benzemesindendir. İşte sözcüğün, gerçek anlamında karşıladığı varlığa şekil benzerliğinden dolayı başka bir varlığa verilmesine yan anlam ya da yakıştırma denir.
SOMUT VE SOYUT ANLAM
Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar. Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır. Örneğin; ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, gürültü işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir. İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz bu sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.
Oysa üzüntü, sevgi, özlem, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız; bunların sadece kavram olarak var olduğunu kabul ederiz. İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlısözcükler denir.
Bir sözcük her zaman somut olamayacağı gibi her zaman soyut da değildir. Bir cümlede somut olan sözcük başka bir cümlede soyut anlam taşıyabilir. Örneğin; “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır.” cümlesindeki “açı” sözcüğü ölçülebilen bir değer taşıdığından somut anlamlıdır. Aynı sözcük “ Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın?” cümlesinde, ölçülebilen bir değer olmaktan çıkmış, mecaz anlam kazanarak soyut bir kavramı karşılar duruma gelmiştir.
TERİM ANLAM
Herhangi bir bilim, sanat ya da meslekle ilgili özel bir kavramı karşılayan sözcüklere terim denir. Yeni bulunan bir kavram, yeni bir terimle karşılanabileceği gibi, günlük hayatta kullanılan bir sözcüğe özel bir anlam verilerek de karşılanabilir. Örneğin “ağız” sözü “Adamın ağzında diş kalmamış, hala genç gibi davranıyor.” cümlesinde gerçek anlamında ve günlük kullanımıyladır. Aynı söz “İstanbul’da büyümüş; ama Karadeniz ağzıyla konuşuyor.” cümlesinde dilbilgisinde bir tanım olan “yöresel konuşmalara dilde verilen karşılık” anlamına gelerek bir terim oluşturmuş. Ya da “Irmağın ağzı toprakla dolmuştu.” cümlesinde olduğu gibi “ırmağın denize karıştığı yer” anlamında kullanılarak coğrafi bir terim olmuştur.
EŞ ANLAM
Aynı kavramı karşılayan farklı sözcükler eş anlamlıdır. Örneğin “ayakkabı” sözü ile “kundura” sözü aynı nesneyi karşıladıkları için eş anlamlı sayılır. Ancak bir sözcük daima başka bir sözcükle eş anlamlı olmaz. Bazen aynı sözcük farklı cümlelerde eş ya da farklı anlamlar da taşıyabilir. Cümlenin gelişine göre eş anlamlılık durumu değişir. Örneğin; “Çocuğun kara gözleri, büyüleyiciydi.” cümlesindeki “kara” yerine “siyah” diyebiliriz. Ancak “Ah alnımın kara yazısı!” sözündeki “kara” yerine “siyah” getirilemez. Çünkü “kara” sözü cümlelerin ikisinde de farklı anlamlar veriyor. Dolayısıyla ikinci cümlede mecaz anlama geldiği için yerine “siyah” sözcüğünü getiremiyoruz.
KARŞIT (ZIT) ANLAM
Birbirine karşıt kavramları karşılayan sözcüklerdir. Karşıt anlamlı sözcükler iki zıt noktayı belirtirler. Örneğin; “güzel” sözcüğünün karşıtı “itici” olamaz çünkü iticilikte sevimsizlik anlamı da vardır. Oysa “güzel” sözü sevgiyi beraberinde ifade etmez. Bunun karşıtı ancak “çirkin”dir. Aynı durum eylemlerde de görülür. Örneğin; “sevmek” eyleminin karşıtı “sevmemek” değildir. Çünkü “sevmek” iyi bir duygunun varlığını bildirir. Sevmemekte ise bu duygunun bulunmadığı anlamı vardır. Oysa karşıtlıkta, olan duygunun tam karşıtı olmalıdır; bu da “nefret etmek”tir. Bu nedenle karşıtlıkla olumsuzluğun farkını görmek önemlidir.
DEYİM
Bazı deyimlerde ise sözcükler gerçek anlamlarını tamamen yitirmemiş olabilir. Örneğin; “Yükte hafif pahada ağır ne varsa getirin.” cümlesindeki altı çizili deyimde “yük” ve “paha” sözcüklerinin gerçek anlamlı olduğu açıktır.En az iki sözcükten meydana gelen, sözcüklerden en az birisi mecaz anlamıyla kullanılan, cümlede eylem bildiren söz öbekleridir. Deyimi oluşturan sözcükler çoğu zaman kendi anlamlarından uzaklaşmış görülürler. Örneğin; “Haberi duyunca etekleri zil çaldı.” cümlesinde “etekleri zil çalmak” çok sevinmek anlamına gelen bir deyimdir. Ancak burada etek, zil, çalmak sözlerinin sevinmekle bir ilgisinin olmadığı açık.
Deyimler genellikle bir eylem bildirir. Bu nedenle bir eylem gibi çekimlenebilir. Bu yönüyle atasözlerinden farklılık gösterir. Atasözleri daima cümle halinde bulunup yargı bildirirlerken, deyimler mastar olarak da kullanılabilir. Örneğin “küplere binmek” deyimdir ve “sinirlenmek” anlamındadır. Mastar halinde de anlamlıdır. Ancak bu açıklamaya uymayan deyimler de vardır. Örneğin, “Dün az kalsın kaza yapıyordum.” cümlesinde altı çizili söz deyim olarak verilmiş. Biz bu deyimi “az kalmak” şeklinde mastar olarak kullanamayız. Aslında bir eylem de bildirmeyen bu tür sözler, deyimlerin genel niteliklerine pek uymaz.
ATASÖZÜ
Yıllar önce söylenmiş, dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, genel kural niteliği taşıyan söz öbekleridir. Genellikle kesin bir yargı bildiren cümleler biçiminde görülür.
Atasözlerinin söyleyeni belli değildir. Sadece mecaz anlam veren atasözü olabileceği gibi, sadece gerçek ya da hem gerçek hem mecaz anlam taşıyanlar da vardır. Örneğin; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” atasözü sadece mecaz; “Dost ile ye iç, alışveriş etme.” sadece gerçek”; “Taşıma su ile değirmen dönmez.” hem gerçek hem mecaz anlam verir.
SESTEŞ (EŞSESLİ) SÖZCÜKLER
Yazılışları aynı, anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan sözcüklerdir. Örneğin;
Bir gül de içimiz aydınlansın.
Bu gül bahçesini çok severim.
cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır. Ancak birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler arasında hiçbir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir.
ÖZDEYİŞ (VECİZE)
Kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir. Genellikle evrensel nitelikler gösterir.
Düşünüyorum, öyleyse varım.
Descartes
YANSIMA SÖZCÜKLER
Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. Bu sözcüklerde ses-anlam ilişkisi güçlüdür. Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir.
Çalılıktan çıtır çıtır sesler geliyordu.
Köpek acı acı havlıyordu.
Su şırıl şırıl akıyordu.
cümlelerinde altı çizili sözler yansımadır.
Yansıma sözcüklere benzeyen ancak ses ilgisi bulunmadığından yansıma denmeyen sözcükler de vardır.
Güneş pırıl pırıl parlıyordu.
Işıl ışıl bir güne merhaba dedik.
cümlelerinde altı çizili sözler sese dayalı olmadığından yansıma değildir.
İKİLEME
Sözün anlamını pekiştirmek, onu zenginleştirmek ya da değişik anlam ilgileri oluşturmak için iki sözün bir araya getirilmesiyle oluşan söz öbeğidir. İkilemeler yapıca ve anlamca farklılıklar gösterir.
a. Aynı sözcüğün tekrarıyla yapılabilir.
Usul usul sınıfı terk etti.
Koşa koşa geldi.
b. Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.
Yalan yanlış sözlerle ortalığı karıştırdı.
Artık kimsede ar namus kalmadı.
c. Karşıt anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.
Aşağı yukarı iki aydır kimse uğramadı buraya.
İşin aslını er geç öğreneceğim.
d. Biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle yapılabilir.
Eğri büğrü yollardan denize ulaştık.
İçeriye ufak tefek bir adam girdi.

e. Her ikisi de anlamsız sözcüklerle yapılabilir.
Ivır zıvır eşyaları tavan arasına kaldırdık.
Böyle eften püften sebeplerle oyalama beni.
f. Sözcüklerden biri ya da her ikisine ekler getirilerek yapılabilir.
Beni baştan aşağı şöyle bir süzdü.
Onunla başa baş mücadele etti.
Her ikileme cümleye değişik bir anlam katar.
Yüzüme acı acı gülümsedi. (kuvvetlendirme)
Gideli aşağı yukarı iki gün oldu. (ihtimal)
Ivır zıvır eşyaları atın. (değersiz)
Caddede sıra sıra ağaçlar vardı. (çokluk)
AD AKTARMASI
Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün başka bir söz üzerine kullanılmasıdır. Bunda, parça söylenip bütün, genel söylenip özel çağrıştırılabilir.
“Biz hilale şan arayan gemicileriz.”
dizelerinde “hilal” sözü bayrak yerine kullanılmıştır.
“Bu derste Fikret’i okuyacağız.”
sözünde “Fikret” sözü Fikret’in şiirleri anlamında kullanılmıştır.
Devamını oku

Türkçe Videolu Dersler Konu Anlatımları Ders Notları

Türkçe Konu anlatmları ana başlıgı
Devamını oku

Ses Bilgisi ( Ses Olayları) Soru cözümleri

Not: Eğer bu konuyu sitemizde daha önce izlemediyseniz öncelikli olarak ses bilgisi konu anlatımını izlemek için TIKLAYIN




Devamını oku

Ünsüz Türemesi ve Kaynaştırma Ünsüzleri

Ses bilgisi konusuna gitmek için tıkla
Bu dersimizde ünsüzlerin meydana getirdiğises olaylarına devam ediyoruz ve hemen ardından kaynaştırma harfleri ile devam ediyoruz. Bu konuyu da izledikten sonra ses bilgisi ile ilgili soru çözümlerini izlemenizde ve soruyu gördükten sonra videoyu durdurup öncelikli olarak kendiniz çözmeye çalışmanızda yarar vardır. Bu konuyu içerenyazım kuralları soru çözümlerini de izlemenizi tavsiye ederim. İlerleyen zamanlarda soru çözümlerimiz eklenmeye devam edecektir.(
Devamını oku

Ünsüz Benzeşmesi ve Ünsüz Değişmesi Ünsüz Sertleşmesi

Ses bilgisi Konusuna Gitmek İçin Tıklayınız


ses olaylarından ünsüz benzeşmesi (ünsüz Sertleşmesi) – Ünsüz Yumuşaması (Ünsüz Değişmesi) – Ünsüz Düşmesi konularını 
Devamını oku

Küçük Ünlü Uyumu Küçük ünlü uyumu Kuralları

Ses bilgisi Konusuna Gitmek İçin Tıklayınız

türkçe konu anlatım videoları,videodershane,türkçe ders notları,kpss türkçe videoları,lys ygs türkçe konu anlatım videoları
Devamını oku

Ünlülerin Özellikleri ve Büyük Ünlü Uyumu

 Ses bilgisi konusuna Gitmek icin tıkla

Devamını oku

Ses Bilgisi Ses Olayları Konu Anlatımı Soru Cözümleri

Devamını oku

17 Kasım 2011 Perşembe

Louis Daguerre Kimdir, Google Logosu 18 Kasım


Merhaba arkadaşlar 18 Kasım Saat 00:00 itibari ile google logosu degişti Louis Daguerre 224. Doğum günüymüş öleli yıllar olmuş halen adamın dogum gününü kutluyoruz ne garip ya harbiden :D neyse maksat bilgi olsun arkadaşlar Louis Daguerre hakkında yaptıgımız araştırmalar sonucunda aşagıdaki bilgileri bulup sizler için derledik... 

18 Kasım 1787 yılında Cormeilles, Fransa'da doğdu. Mimarlık, tiyatro tasarımı ve manzara resmi üzerine eğitim aldı.
Tiyatro çizimleri üzerine çalışmalar yapan Daguerre, tiyato tasarımları konusunda büyük üne kavuşup 1822 yılında Paris'te açılan Diorama'yı yarattı.  Bir çeşit fotoğrafik görüntü elde etme yöntemi olan dagerreyotipi adlı buluşu ile ünlendi. Daguerre, mükemmelleştirdiği dagerreyotipiyi yıllarca süren çalışmalarının ardından 1839 yılında Fransız Bilimler Akademisi ile birlikte o yılın 7 Ocağında tanıttı. Dönemin Fransız Hükümeti, Daguerre'den bu buluşun patentini isteyerek, buluşu tüm dünyanın serbestçe kullanımına açtı.
Louis-Jacques-Mandé Daguerre, 10 Temmuz 1851 yılında kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.

Louis Daguerre kimdi,Louis Daguerre kimdir,Louis Daguerre ne icat etti,Louis Daguerre  google logosu,Louis Daguerre 224. dogum günü,Louis Daguerre 18 Kasım Google Logosu,
Devamını oku

11 Kasım 2011 Cuma

Türkiye Hırvatistan Maçı Hangi Kanalda 11 – 15 Kasım 2011


Türkiye ile Hırvatistanönemli play of maçında karşı karşıya geliyor. . Türkiye – Hırvatistan maçının zorlu ve zevkli geçmesi bekleniyor. Peki futbolseverler Türkiye Hırvatistan Maçlarını hangi kanallardan izleyecekler ? 11 ve 15 Kasım 2011 tarihlerinde oynanacak olan  Euro 2012 yolunda , iki Türkiye Hırvatistan maçlarının yayınlanacağı kanallar  şöyle:


.


Türkiye Hırvatistan Maçının Yayınlanacağı Kanallar :


11 İlk Maç TT Arena Kasım 2011 Cuma


 A Milli Futbol Takımımız, Euro 2012 yolunda son dönemeçte. Euro 2012 play-off ilk maçı olan  Türkiye-Hırvatistan maçı, STAR TV‘den canlı olarak yayınlanacak. Bu kritik maç 11 Kasım Cuma günü saat 21.05‘te başlayacak.


İkinci Maç 15 Kasım 2011 Salı


Hırvatistan Türkiye rövanş maçı ise 15 Kasım 2011 Salı günü ATV ekranlarından yayınlanacak. Bu maç saat 21:45‘te başlayacak.


Türkiye Hırvatistan Maçı Hangi Kanalda Saat Kaçta 11 Kasım 2011, Türkiye Hırvatistan Maçını Yayınlayan Kanallar, Türkiye Hırvatistan Hangi Kanalda 11.11.2011, 11 Kasım Türkiye Hırvatistan Maçını Yayınlayan Kanallar, Türkiye Hırvatistan Play Of Maçları Hangi Kanallarda , Hırvatistan Türkiye Maçı Star TV ATV Kanalında Yayınlanacak 11 Kasım 2011 15 Kasım 2011

Devamını oku

10 Kasım 2011 Perşembe

2012 Trafik Cezaları Belli Oldu – Zamlı Yeni Cezalar

Trafik cezaları, yılbaşından itibaren yaklaşık yüzde 10 oranında artacak. Alkollü araç kullananlar 650, kırmızı ışık ihlali yapanlar ile hız limitini aşanlar 154 lira ceza ödeyecek.

Trafik cezaları, Maliye Bakanlığının yeniden değerleme oranı çerçevesinde yılbaşından itibaren yaklaşık yüzde 10 oranında artacak. Yılbaşından sonra alkollü araç kullananlar 650 lira, kırmızı ışık ihlali yapanlar ile hız limitini aşanlar 154 lira ceza ödeyecek.

Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranına esas teşkil eden Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) üretici fiyat endeksi, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 10,2 oranında arttı. Vergi ve harçlarla ilgili kanunlarda trafik cezalarının her yıl yeniden değerleme oranı kadar artması öngörülüyor.

Bu artışla, alkollü araç kullananlar 1. defada 650 lira, 2. defada 814 lira, 3 ve üçten sonra ise bin 327 lira ceza ödeyecek. Uyuşturucu veya keyif verici madde alarak araç kullananlar da bin 327 lira ceza verecek.

Zamla birlikte kırmızı ışık ihlali yapanlar 154 lira, yasak yerlere park eden sürücüler de 72 lira ceza ödeyecek.

İzin alınmaksızın araca reklam, yazı, resim, ilan, flama ve bayrak takanlar ve araçta sesli, ışıklı donanım bulunduranlar 72 lira ile cezalandırılacak.

Araçların muayene süresini geçiren sürücüler ile servis freni, lastikleri, dış ışık donanımından yakını ve uzağı gösteren ışıklar ile park, fren ve dönüş ışıkları noksan, bozuk veya teknik şartlara aykırı olan araçları kullananlara da 72 lira ceza uygulanacak.

Sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge vermenin cezası 814, araç kullanırken sürücü belgesini yanında bulundurmamanın cezası 154, sürücü belgesi olmadan araç kullanmak ve sürülmesine izin vermenin cezası da 320 lira olarak belirlendi.

Kamyon, otobüs ve çekicilerde takograf, taksilerde ise taksimetre kullanmayanların cezası da 319 lira olarak tespit edildi.

Tescil belgesi, trafik belgesi ve tescil plakalarını araç üzerinde ve uygun durumda bulundurmadan trafiğe çıkanlara 72 lira ceza verilecek.

Ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarını şartlarına uygun olmadan araçlarda bulunduran ve bu cihazları vatandaşların huzurunu bozacak şekilde kullananlara da 72 lira ceza verilecek.

Park yerlerindeki araçlardan yetkisi olmadığı halde park ücreti alanlar ile karşıdan karşıya geçişlerde işaretlere riayet etmeyen yayalara da 72 lira ceza yazılacak. Toplu taşıma araçlarında sigara içmenin cezası da 82 liraya yükselecek.

-Hız sınırını aşanlar-

Hız sınırlarını yüzde 10'dan yüzde 30'a kadar aşanlar (yüzde 30 dahil) 154 lira, yüzde 30'dan fazla aşanlar da 319 lira ceza ödeyecek.

Hız sınırlarını tespite yarayan cihazların yerlerini belirleyen veya sürücüyü ikaz eden cihazları imal veya ithal edenler bin 965 TL ile 3 bin 278 TL, bu cihazları araçlarında bulunduranlar da bin 305 TL ile bin 965 TL para cezası ödeyecekler.

Gerekli yerlerde hızını azaltmayan, öndeki aracı güvenli bir mesafeden takip etmeyen, sağa, sola dönüş kurallarına uymayan ve emniyet kemeri takmayan sürücüler 72 lira para cezasıyla karşılaşacak.

Geçme kurallarına uymayan ve geçmenin yasak olduğu yerlerde geçen ve trafiği aksatacak veya tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştiren sürücülere 154 lira ceza verilecek. Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymayanlara da 72 lira ceza yazılacak

Zorunlu mali sorumluluk sigortası yapmamanın cezası 4 bin 919 lira olacak.

Araçları, vatandaşların rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde saygısızca sürmek, araçlardan bir şey atmak, dökmek, seyir halinde cep veya araç telefonu ile benzer haberleşme cihazlarını kullanmak ve taşıma sınırı üzerinde yolcu almak da 72 lira ile cezalandırılacak.

Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında polisten izin almadan olay yerinden ayrılanlar 321 lira ceza ödeyecek.

AA – 10 Kasım 2011

2012 Yılı Trafik Cezaları , Yeni Zamlı Trafik Cezaları 2012 , Trafik Cezaları Yüzde 10 Zamlı Yeni Fiyatlar Ücretler Cezalar , 2012 Trafik Cezası Bedelleri, Maliye Bakanlığı Resmi Trafik Cezaları Ne Kadar 2012 , Yeni Yılda Trafik Cezalarına Ne Kadar Zam Gelecek 2012 , 2012 Hız Park Kırmızı Işık İhlali Trafik Cezası

Bu konuyla ilgili haberlerden anında haberdar olmak için facebook adresimizi beğenin Gelişmeler adresinize gelsin..
Devamını oku

Bedava dagıtılan Tablet bilgisayarı Ögrenciler Sattı:)

Kocaeli'nde öğrencilerden bazılarının dağıtılan bilgisayarları satması MEB'e ders oldu. Öğrencilere verilecek tablet bilgisayarları korumak için güvenlik sistemi geliştirildi. Tablet, okuldaki akıllı tahtadan sinyal alamazsa kilitlenecek.

Fatih Projesi çerçevesinde, yeni öğretim yılında 5 - 9 sınıflarda başlayarak dağıtımı yapılacak olan tablet bilgisayarların çalınma ve satılmasının önlenmesi için alınacak önlemleri değerlendiren Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), tabletlere 'kırılamayacak' bir yazılım yüklemeyi planlıyor.

Yazılım sayesinde tablet bilgisayar 'tampon süre' olarak tanımlanan zaman aralığında sınıflardaki akıllı tahtalardan sinyal almazsa kilitlenecek. Tampon süre okul ve tatil dönemleri için ayrı ayrı ayarlanabilecek ve kilitlenen bilgisayar anacak yetkililerin vereceği parolayla açılabilecek. Böylece, çalınma veya satılma durumunda okuldaki akıllı tahtadan sinyal alamayan bilgisayar kilitleneceğinden alıcıların işine yaramayacak.

KIRILAMAYACAK YAZILIM

Bu yazılımın kırılması ihtimalini de düşünen Bakanlık yetkilileri, yazılımın işletim sistemi üzerine değil, bilgisayar içinde bulunan en pahalı donanımlar üzerine gömülü olmasını planlıyor. Bakanlık yetkililerine göre hem parça sökülüp yenisi takılmadan yazılımın kırılması mümkün olmayacağından hem de parça değişimi durumunda masraf çok fazla olacağından bilgisayarın çalınmasının ya da satılmasının bir anlamı kalmayacak.

SİGORTA MASRAFI DÜŞECEK

Tabletlerin güvenliği konusunda alınacak bu tedbirin riski de azaltması nedeniyle sigorta masraflarını düşüreceği belirtiliyor. Diğer taraftan tabletlerle internete girecek öğrencilerin zararlı sitelere girmesinin engellenmesi için MEB tarafından yönetilecek bir filtreleme sistemi uygulanması düşünülüyor.

UYARILAR ETKİLİ OLDU

KOCAELİ'de gerçekleştirilen 'Her Öğrenciye Bir Bilgisayar' kampanyası kapsamında 52 bin öğrenciye bilgisayar dağıtılmış, öğrencilere dağıtılan bilgisayarların nasıl kullanıldığına dair ankette ankete katılan öğrencilerin yüzde 8'i bilgisayarının olmadığını söylemişti. Raporda, İl Milli Eğitim müfettişlerinin raporu dayanak gösterilerek hibe bilgisayarların öğrenciler tarafından satıldığı ifade edilmiş ve Fatih Projesi'nde dağıtılacak tabletlerin de başına aynı şeyin gelmemesi için önlem alınması gerektiği ifade edilmişti.

Ömür Emlik-Akşam
Devamını oku

2012 Polis Alımı Ne Kadar – Başvuruları


Emniyet Genel Müdürlüğü, gelecek yıl 12 bin 400 yeni polis alımı gerçekleştirecek. Böylece AK Parti iktidarı döneminde alınan polis sayısı, 90 bini aşmış olacak.


Avrupa Birliği (AB) kriteri olan ‘her 250 kişiye 1 polis’ standardını yakalamak için yeni polis alımına hız veren Emniyet, gelecek yıl da 12 bin 400 yeni polisi daha kadrosuna dahil edecek.


Bunlardan 7 bin 400'ü, iki yıllık eğitim veren polis meslek yüksekokullarına; 5 bini ise dört yıllık fakülte mezunlarına altı aylık eğitim veren polis meslek eğitim merkezlerine kabul edilecek.


Böylece AKP hükümetleri döneminde alınan yeni polis sayısı, 90 bin 710'a ulaşacak. Emniyet, 2003 yılından bugüne kadar 78 bin 310 yeni polis aldı. Bunlardan 45 bin 759'u polis meslek yüksekokullarından, 32 bin 551'i ise polis meslek eğitim merkezlerinden mezun olarak Emniyet kadrosuna katıldı.


POLİSİN EĞİTİM SEVİYESİ YÜKSELDİ


Polis okullarının iki yıllık yüksekokula dönüştürülmesi ve üniversite mezunlarına polislik yolunun açılmasıyla Emniyet’in eğitim seviyesi de yükseldi. 2003'te yüzde 21 olan yüksekokul ve fakülte mezunu polis oranı, 2010'da yüzde 86'ya çıktı.


AKŞAM- 9 Kasım 2011


2012 Polis Alımı, 2012 Yılında Ne Kadar Polis Alınacak , Polis Alımı ve Başvuruları 2012, 2012'de Toplam Ne Kadar Polis Alınacak,  Polis Alımı ve Şartları Koşulları 2012,

Devamını oku

3 Kasım 2011 Perşembe

Anlatım Bozuklukları 15 - Zarf Tümleci Eksikligi

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Zarf Tümleci Eksikliğinden anlatım bozuklukları

Devamını oku

2 Kasım 2011 Çarşamba

Anlatım Bozuklukları 13 - Özne Yüklem Uyuşmazlıgı

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Özne yüklem uyuşmazlığından kaynaklanan anlatım bozuklukları












Devamını oku

Anlatım Bozuklukları 12 - Özne Yanlışlıgı

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Özne yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozuklukları

Devamını oku

Anlatım Bozuklukları 11 - Yüklem Yanlışlıgı

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Yüklem yanlışlığından kaynaklanan anlatım bozuklukları



Devamını oku

Anlatım Bozuklukları 16 - Nesne Eksikliği

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları


Devamını oku

Anlatım Bozuklukları 14 - Dolaylı Tümleç Eksikligi

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Dolaylı Tümleç Eksikliğinden anlatım bozuklukları
Devamını oku

Anlatım Bozuklukları 10 - Karşılaştırma Hataları

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Karşılaştırma hatalarından kaynaklanan anlatım bozuklukları





Devamını oku

1 Kasım 2011 Salı

Anlatım Bozuklukları 9 - Zamir Eksikliği

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Zamir Eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları

Devamını oku

31 Ekim 2011 Pazartesi

Anlatım Bozuklukları 8 - Mantık hataları

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Mantık hatalarından kaynaklanan anlatım bozuklukları



Devamını oku

30 Ekim 2011 Pazar

Anlatım bozuklukları 7 - Deyim ve Atasözü yanlışlıkları

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Deyim ve Atasözü yanlışlıklarından kaynaklanan anlatım bozuklukları






Devamını oku

Anlatım bozuklukları 6 - Anlamca çelişen sözcükler

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Anlamca çelişen sözcüklerden kaynaklanan anlatım bozuklukları



Devamını oku

29 Ekim 2011 Cumartesi

Anlatım bozuklukları 5 - Yerinde Kullanılmayan Sözcük Ve Ögeler

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Yerinde kullanılmayan sözcük ve ögelerden  kaynaklanan anlatım bozuklukları






Devamını oku

Anlatım bozuklukları 4 - Sözcüğün Yapısındaki Yanlışlık

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Sözcüğün Yapısındaki Yanlışlıktan  kaynaklanan anlatım bozuklukları



Devamını oku

28 Ekim 2011 Cuma

Anlatım bozuklukları 3 -Sözcükleri Yanlış Anlamda Kullanma

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-

Sözcükleri yanlış anlamda kullanmaktan kaynaklanan Anlatım bozuklukları
Devamını oku

Anlatım Bozuklukları 2 - Sözcükleri Birbiriyle Karıştırma

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Sözcükleri birbiri ile karıştırmaktan kaynaklanan anlatım bozuklukları




Devamını oku

Türkçe Anlatım Bozuklukları 1 - Gereksiz sözcük kullanımı

Anlatım Bozuklukları Ana sayfası Ve yazılı Notlarına ulaşmak için tıkla

Türkçe Videolu Konu Anlatımı Anlatım Bozuklukları-
Gereksiz Sözcük Kullanmaktan kaynaklanan anlatım bozuklukları




Devamını oku

Türkçe Cümle Çeşitleri Ders Notları - Videolu Konu Anlatımı




Video 1 - Yüklemin Anlamına, Yerine ve Türüne Göre Cümleler
 
Video 2 - Basit, Sıralı ve Bi(r)leşik Cümleler
 
Video 3 - Basit Sıralı ve Bi(r)leşik Cümleler





CÜMLE ÇEŞİTLERİ
Cümleler, kendini oluşturan sözcüklerin anlamlarına, cümlede bulundukları yerlere, türlerine göre değişik özellikler gösterir. İşte bu özelliklere göre cümleler değişik gruplar altında incelenir. Bu grupları biz dörde ayırabiliriz.
A. Yüklemlerine Göre Cümleler
B. Öğe Dizilişlerine Göre Cümleler
C. Anlamlarına Göre Cümleler
D. Yapılarına Göre Cümleler
A. YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
Buna “yükleminin türüne göre” de denilebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.
1. Fiil Cümlesi
Yüklem durumunda bulunan söz, çekimlenmiş bir fiilse, cümle fiil cümlesidir.
“Soğuk günler artık geride kaldı.”
cümlesinde “kaldı” yüklemdir. Bu yüklem “kalmak” fiilinin bilinen geçmiş zamanda çekimlenmesiyle oluştuğundan, cümle, yüklemine göre fiil cümlesi olur.
2. İsim Cümlesi
Yüklem çekimli bir fiil değilse, ister isimden ister edattan isterse fiilimsiden oluşsun isim cümlesi sayılır. Yani adına aldanıp sadece ismin yüklem olduğu cümleler olarak anlamamak lazım bunu.
“Bu roman, yazarın okuduğum ilk kitabıydı.”
cümlesinde yüklem “kitabıydı” sözü üzerine kuruludur ve “kitap” ismi “idi” ekfiilini alarak yüklem olmuştur. Elbette yüklem bu cümlede “yazarın okuduğum ilk kitabıydı” şeklinde bir isim ve sıfat tamlamasından oluşan söz öbeğidir.
B. ÖĞE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
Türkçe’de cümleyi oluşturan öğeler belli bir mantık dizilişine göre sıralanır. Hatta tamlamayı oluşturan sözcüklerin bile bir sıraya göre dizilmesi gerekir.
Bu dizilişlerde en önemli unsur yüklemdir. Çünkü dilimizde yüklemin daima sonda bulunması gerekir. İşte öğelerin bu sıralanışına göre, cümleler iki grupta incelenir.
1. Kurallı Cümle
Yüklemi sonda bulunan, yani öğelerin Türkçe’nin kurallarına göre sıralandığı cümlelerdir.
“Buralarda eskiden çok güzel evler vardı.”
cümlesinde “vardı” yüklemi sonda bulunduğu için cümle kurallıdır.
2. Devrik Cümle
Yüklemi sonda bulunmayan cümlelerdir.
“Bu kitabı iki yıl önce okumuştum ben.”
cümlesinde yüklem “okumuştum” öğesidir. Ondan sonra “ben” öznesi geldiğinden yüklem sonda değildir. Öyleyse cümle devriktir.
Bazı cümlelerde ise cümlenin temel öğesi olan yüklemin bulunmadığı görülür. Gerçi “öğe dizilişine göre” dendiğinde sadece kurallı, devrik anlaşılır, ancak yüklemin bulunmaması da cümlede öğe dizilişini etkiler. Yüklemin bulunmadığı cümlelere ise eksiltili cümle denir.
Eksiltili Cümle
Yüklemi bulunmayan cümlelerdir. Yargının ne olduğu okuyucunun yorumuna bırakılır.
Örneğin;
“Karşımızda geniş ve yemyeşil bir ova… Onun tam ortasında küçük ama çok güzel bir göl…”
cümlelerinde yüklem yoktur. Üç noktalar yüklemin eksik olduğunu gösterir. Ancak biz cümlede “vardı, görünüyordu, bulunuyordu” gibi bir yargının verilmek istendiğini anlıyoruz. Öyleyse bu cümleler eksiltili cümlelerdir.
C. ANLAMINA GÖRE CÜMLELER
Elbette her cümlenin bir anlamı vardır. Ancak cümleler bu anlamı değişik yapılarla bildirir. Bazen bir yargıyı haber verir. Bazen anlamı, soruyla bildirir. Bazense bir duyguyu aktararak ifade eder. İşte bu bildirme şekillerine göre cümleyi üç grupta inceliyoruz.
1. Haber Cümlesi
Bir yargıyı olumlu ya da olumsuz biçimde aktaran cümlelerdir. Bir eylemin yapıldığını, yapılabileceğini, bir varlığın bulunduğunu ifade eden cümleler olumlu, tersini ifade edenler olumsuzdur. Olumlu cümlelerde mantıkça istenen bir durumun bulunması gerekir.
Aşağıdaki yüklemleri inceleyerek bunu açıklayalım.
Olumlu
geldi
koşmalı
var
paralı
güzel
Olumsuz
gelmedi
koşmamalı
yok
parasız
güzel değil
Görüldüğü gibi olumlu yüklemler “-ma, -me” olumsuzluk ekiyle, “değil” olumsuzluk edatıyla, “-sız” gibi olumsuz anlam veren eklerle olumsuz hale getirilebiliyor.
Bazı cümlelerde ise yapıca yukarıdaki olumsuzluklar bulunduğu halde cümle anlamca olumlu olabilir. Bu, çoğu kez iki olumsuzluğun bir arada bulunduğu yargılarda görülür.
Örneğin;
“Aslında o seni tanımıyor değildi.”
cümlesinde “tanımıyor değil” yükleminde iki olumsuzluk vardır ve bunlar yüklemin “tanıyor” şeklinde olumlu bir yargı vermesini sağlamışlardır.
Bazı cümlelerde ise olumsuzluk, soru yoluyla sağlanır.
“Ben onu unutabilir miyim hiç?”
cümlesinde yüklem olumlu olduğu halde cümlenin anlamı soru yoluyla olumsuz hale getirilmiştir.
Bazı cümlelerde olumsuzluk bağlaçlarla sağlanır.
“Ne konuyu biliyor ne soruyu soruyor.
cümlelerinde ne… ne…. bağlacı,
“Sanki o seni seviyor da.”
cümlesinde “sanki” bağlacı cümleye olumsuz anlam katmıştır.
2. Soru Cümlesi
Cevap almak amacıyla hazırlanan cümlelerdir. Bunlar değişik soru sözcükleriyle sağlanır.
“Siz de bizimle gelir misiniz?”
“Sana bu ceketi kim almıştı?”
“Ne zaman bizi ziyaret edeceksiniz?”
cümleleri birer soru cümlesidir.
Soru cümlelerinde de olumluluk-olumsuzluk olabilir. Bunu yüklemin yapıca olumlu ya da olumsuz olması belirler.
Örneğin;
“Bu olayı o da biliyor mu?”
cümlesinde yüklem olumlu olduğundan cümle olumlu soru cümlesidir.
“Dünkü davete o da gelmedi mi?”
cümlesi yüklemi olumsuz olduğu için, olumsuz soru cümlesidir.
3. Ünlem Cümlesi
Yargıyı bir duygu aktararak ortaya koyan cümlelerdir. Çoğu zaman kızgınlık, sevinme, alınma, heyecan gibi bir duygu aktarır ya da seslenme bildirir.
“Ne güzel bir kitap bu!”
“Hey, bana baksana sen!”
cümleleri ünlem cümlesidir.
Bunların dışında bazı kaynaklarda istek cümlesi, şart cümlesi, emir cümlesi, gereklilik cümlesi gibi anlamına göre cümleler de verilmiştir. Ancak bu, cümlenin yapısıyla ilgili olmayan sadece anlama bağlı özelliktir. Eğer bunu göz önüne alırsak, her cümleye bir ad bulmak gerekebilir.
“Konuşabilirsin ama biraz alçak sesle.”
cümlesi şart,
“Şimdi bir soğuk su olsa da içsek.”
cümlesi istek,
“Yarına kadar bu ödevler bitecek.”
cümlesi emir,
“Bugünün işini yarına bırakmamalısın.”
cümlesi gereklilik anlamı veren cümlelerdir.
D. YAPILARINA GÖRE CÜMLELER
Her cümle bir yargı bildirir. Ancak bazı cümlelerde birden fazla yargı bildiren unsur bulunur. Bunlar bazen iki ayrı yüklemle, bazen yan cümleciklerle sağlanır. Cümlenin yapısına geçmeden önce yapıyı belirleyen temel ve yan cümleleri görelim.
Temel Cümle
Bir cümlenin yüklemi temel cümledir. Cümlenin bildirmek istediği asıl yargı da bu cümleyle verilir. Diğer öğeler temel cümleyi açıklayan tamamlayıcı öğelerdir.
Örneğin;
“Akşama geleceğim.”
cümlesinde “geleceğim” yüklemi temel öğe, “akşama” sözü de onun tamamlayıcı öğesidir.
Yan Cümle
Tam bir yargı bildirmeyen, temel cümlenin bir öğesi durumunda bulunan ve kendi içinde değişik tamamlayıcı öğeler de alabilen söz öbeğidir.
Yan cümleler iki şekilde yapılabilir: Fiilimsilerle ve çekimli fiillerle.
• Fiilimsilerle yapılanlar:
Cümle içinde temel cümlenin bir öğesi olan ya da bir öğenin tamamlayıcısı olan fiilimsiler yan cümlecik yapar.
Örneğin;
“Öğretmen sınıfa girince herkes ayağa kalktı.”
cümlesinde “ayağa kalktı” yüklemdir. “Ne zaman ayağa kalktı?” sorusuna “Öğretmen sınıfa girince” cevabı geliyor. Cümlede zarf tümleci olan bu öğe “girince” bağfiili üzerine kuruludur. Görüldüğü gibi fiilimsi, bir öğe durumundadır. Öyleyse zarf tümleci bir yan cümleciktir.
“Bana fotoğrafını gönderen okuruma teşekkür ederim.”
“Karadeniz’de denize fazla açılmak tehlikelidir.”cümlesinde ise “teşekkür ederim” yüklemdir. “Kime teşekkür ederim?” sorusuna “Bana fotoğrafını gönderen okuruma” dolaylı tümleci cevap verir. Cümlede “gönderen” sıfat-fiilini görüyoruz. Bu söz “okur” isminin sıfatı durumundadır. Yani dolaylı tümlecin tamamlayıcı öğesidir. Tamamladığı öğeyle birlikte yan cümle yapmış ve dolaylı tümleç görevini üstlenmiştir.
“Davetime gelmeyişine çok üzüldüm.”
“Onunla nerede buluşacağınızı biliyor musunuz?”
“Babasını görmeden okuluna gitmezdi.”
“Kapıyı açar açmaz karşımda onu gördüm.”
cümlelerinde altı çizili söz öbekleri fiilimsiyle yapılan yan cümleciklerdir.
• Çekimli Fiillerle yapılanlar :
Fiilin yüklem olabilmesi için çekimli olması gerektiğini söylemiştik. Ancak her çekimli fiil yüklem olmaz, bazen cümlenin tamamlayıcı öğesi olur. İşte bu durumda, yani çekimli bir fiilin bir öğe olduğu durumda, bu fiil yan cümlecik olur.
Örneğin;
“O da gelirse gideriz.”
cümlesinde “gideriz” yüklemdir; “O da gelirse” zarf tümlecidir. Bu tümleci oluşturan “gelirse” sözü “gelmek” fiilinin geniş zamanının şartıyla çekimlenmiştir. Görüldüğü gibi çekimli bir fiil temel cümlenin öğesi durumundadır ve yan cümlecik oluşturmuştur.
“O bana, ben de geleceğim, dedi.”
cümlesinde ise “dedi” yüklemdir; “ben de geleceğim” sözü ise nesnedir. Bu öğe aynı zamanda “geleceğim” sözünün çekimli olmasından dolayı bir cümle özelliği de gösteriyor. Bu yüzden nesne görevindeki bu cümle, bir yan cümlecik oluşturmuştur.
Şimdi cümleleri yapılarına göre inceleyerek konuyu daha da pekiştirelim.
1. Basit Cümle
İçinde yan cümlecik bulunmayan cümlelerdir. Bu cümleler tek bir yargı bildirir.
“Bu sıcakta evde oturulur mu?”
cümlesi basit bir cümledir. Çünkü “oturulur mu” yükleminden başka yargı bildiren öğe yoktur. Yan cümlecik kullanılmayan bir cümle basit demektir.
Basit cümle demek, kısa cümle demek değildir.
“Bahçenin ana kapısından, üstü başı perişan, zavallı bir adam, elinde eski, yırtık bir torbayla içeriye girdi.”
cümlesi uzun bir cümledir. Ancak tek bir yargı bildirdiğinden, yani içinde yan cümlecik bulunmadığından basittir.
“Kalabalıktan biri yavaşça kürsüye doğru ilerledi.”
“İri iri şeftalileri büyük bir zevkle dalından kopardı.”
“Sözlerime içten içe gülüyorlardı.”
cümleleri yapısına göre basit cümlelerdir.
2. Bileşik Cümle
Tek bir yüklemi olan ve içinde yan cümlecik bulunan cümlelerdir. Yan cümlenin özelliğine ve yükleme bağlanışına göre değişik gruplara ayrılır.
a. Girişik Cümle
Yan cümleciğin fiilimsi olduğu cümlelerdir.
“Çocukların sağlıklı büyümesi için gayret gösterilmeli.”
cümlesinde “gayret gösterilmeli” yüklemdir. Diğer söz öbeği zarf tümlecidir. Bu tümleç içindeki “büyümesi” isim-fiili yan cümle yapmıştır. Fiilimsi hangi öğe içindeyse, görevi o öğeyle özdeştir. Bu cümlede zarf tümleci içinde olduğundan kendisi de zarf tümlecidir.
“Çiçekleri koparan çocukları sonunda yakaladım.”
cümlesinde “yakaladım” yüklemdir. “Çiçekleri koparan çocukları” nesnedir. Nesne içindeki “koparan” sıfat-fiili yan cümlecik yapmış, yan cümleciğin görevi de nesnedir.
“Kimsenin kalbini kırmadan görevini yaptı.”
cümlesinde “yaptı” yüklem, “kimsenin kalbini kırmadan” zarf tümlecidir. “Kırmadan” fiilimsi olduğundan yan cümleciktir.
Bazen yan cümlecik yüklemin içinde de olabilir.
“Kimsenin bilmediği, ıssız güzel bir yerdi.”
cümlesi bir sıfat tamlaması olduğundan, olduğu gibi yüklemdir. Yüklem içindeki “bilmediği” sıfat-fiili sıfat görevindedir. Yani yüklemin temel unsuru olan “yer” isminin tamamlayıcı öğesi olduğundan yan cümleciktir.
Bazı cümlelerde ise fiilimsi yüklem görevindedir.
“Romancının görevi okuyucuyu aydınlatmaktır.”
cümlesinde “aydınlatmaktır” fiilimsisi, temel cümleyi oluşturduğundan cümlede yan cümlecik yoktur. Cümle basit bir cümledir.
b. Şart Cümlesi
Temel cümleye şart koşan bir yan cümlecikten oluşan cümlelerdir.
Yan cümle daima -se, -sa şart kipiyle çekimlenir.
“Bir kişi daha olursa kadroyu tamamlıyoruz.”
cümlesinde “tamamlıyoruz” yüklemdir. “Bir kişi daha olursa ” öğesi ise şart bildiren yan cümleciktir.
“Sınava iyi hazırlanmışsa, onu mutlaka kazanır.”
cümlesinde “kazanır” yüklemdir, “sınava iyi hazırlanmışsa” öğesi ise temel cümleye şart koşan bir yan cümleciktir.
Şart anlamı veren her cümle yapıca şart cümlesi değildir.
“Yarın gelmek üzere şimdi dağılabilirsiniz.”
cümlesinde şart anlamı olmasına rağmen cümle yapısına göre şart cümlesi değildir. “Gelmek” sözü fiilimsi olduğundan cümle girişik bileşik cümledir.
c. İlgi Cümlesi
Çekimlenmiş bir fiilden oluşan yan cümleciğin, temel cümleye “ki” bağlacıyla bağlandığı cümlelerdir. Temel cümle çoğu zaman “ki” den önceki öğedir.
“Anladım ki o da beni seviyormuş.”
cümlesinde “anladım” yüklemdir. “Neyi anladım?” diye sorarsak “o da beni seviyormuş” sözü gelir; bu nesnedir. Aslında bir cümle olabilen söz öbeği nesne görevinde kullanıldığı için yan cümlecik oluşturmuştur. Yükleme “ki” bağlacıyla bağlandığı için cümle ilgi bileşik cümlesidir.
d. İç İçe Bileşik Cümle
Cümle içinde bulunan başka bir cümlenin yüklemin bir öğesi durumunda bulunduğu ya da bir öğenin tamamlayıcısı olduğu cümlelerdir.
“İçeriye girerken duyduğum, dışarıda bekle, sözü beni korkuttu.”
cümlesinde “korkuttu” yüklemdir. “Korkutan ne?” sorusuna “dışarıda bekle, sözü” cevap veriyor. Özne olan bu öğenin içinde bulunan “dışarıda bekle” söz öbeği aslında bir cümle olabilir; çünkü “bekle”, çekimlenmiş bir fiildir. Cümle olabilecekken temel cümlenin öğesi durumunda bulunan bu öğe, bir yan cümleciktir.
Cümlenin yüklemine göre gösterdiği durum da çoğu zaman yapıyla birlikte adlandırılır.
Örneğin;
“Bu konuyu iyi bilmek çok önemlidir.”
cümlesi yüklem isim soylu olduğu için isim cümlesi, “bilmek” yan cümleciğinden dolayı bileşik cümledir. İkisini birden ifade edecek olursak, cümle bileşik isim cümlesidir.
3. Sıralı – Bağlı Cümle
En az iki yüklemi bulunan cümlelerdir.
Örneğin;
“Kalktı, gitti.”
cümlesinde “kalktı” ve “gitti” yüklemleri birbirinin öğesi durumunda bulunmayan ayrı yüklemlerdir ve sıralı cümle oluşturmuşlardır.
Eğer yüklemler birbirlerine bir bağlaçla bağlanmışlarsa buna bağlı cümle denir.
“Aradım, fakat evde yoktun.”
cümlesinde “aradım” cümlesiyle “evde yoktun” cümlesi birbirine “fakat” bağlacıyla bağlanmıştır. Dolayısıyla bağlı cümle oluşturmuştur.
“Seni çağırdım, çünkü sana bir haberim var.”
“Mademki sen de gelecektin, niçin bana haber vermedin?”
“Ne konuyu biliyorsun ne de öğrenmeye çalışıyorsun.”
cümleleri değişik bağlaçlarla bağlanan bağlı cümlelerdir.
Sıralı cümlelerde yüklemlerin ortak öğesi bulunabilir. Bu tür cümlelere bağımlı sıralı cümle denir.
Örneğin;
“Öğrenciler kitaplarını aldılar, çantalarına koydular.”
cümlesinde “aldılar” birinci cümlenin yüklemidir. “Öğrenciler” özne, “kitaplarını” nesnedir. İkinci cümlenin yüklemi “koydular” dır. Bu cümlenin de öznesi “öğrenciler”; nesnesi “kitaplarını”dır. Görüldüğü gibi hem “aldılar” hem “koydular” yüklemlerinin özneleri ve nesneleri ortaktır. Bu nedenle cümle bağımlı sıralı cümledir.
Sıralı cümlede yüklemlerin hiçbir ortak öğesi yoksa cümle “bağımsız sıralı cümle” adını alır.
“Çocuklar bahçede oynuyordu; anneleri onları bekliyordu.”
cümlesinde “oynuyordu” ve “bekliyordu” yüklemlerinin hiçbir ortak öğesinin olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla cümle bağımsız sıralı cümledir.

..::etiketler..::: konu anlatımı videolu, videolu konu anlatımları, cümle çeşitleri videolu anlatım, videolu anlatım, basit sıralı ve bileşik cümleler
Devamını oku

Back to Home Back to Top Copyright © 2011 Hayata PanTik At!... ®

Videodershane / Konu Anlatimları